23 Kasım 2013 Cumartesi

Van Gogh


Van Gogh sevenler Doctor Who'nun bu bölümünü mutlaka izlemeli... İşte şu da linki:

http://www.yabancidiziizle1.com/doctor-who-5-sezon-10-bolum.html

Ayrıca bugün Doctor Who'nun 50. yılı...

13 Kasım 2013 Çarşamba

Message to the Moon



Coursera.org sitesinden takip ettiğim bir ders var. "History of Humankind", hocası Dr. Yuval Noah Harari. İnsanlık tarihini, objektif bir açıdan ve kuş bakışı olarak, yani büyük resmi görerek, Homo Sapiens'ten alıp, gelecekte ne olacak'a kadar anlatıyor. Tanıtımı şurada: https://www.coursera.org/course/humankind

Jared Diamond'ın Tüfek, Mikrop ve Çelik'ini okuyanlar bu bakış açısına yabancı olmayacaktır. Kitabı bir kitapçının raflarında kapak resmi ve ismi dikkat çekici olduğu için görüp, daha eline alırken kalınlığının bir parmaktan daha fazla olduğunu anlayıp (662 sayfa) hemen geri yerine bırakanlar için belgeselini de yapmışlar: http://www.youtube.com/watch?v=-XynmtoTgNA

Derse geri dönersek; bu yazıyı yazmamın sebebi, hocanın "İmparatorluk ve Bilimin Evliliği" bölümünde anlattığı bir hikaye:

A further example concerns the journey to the moon in 1969. It’s a very good story even if it might not be true, about the expedition of the American astronauts in 1969 to the moon. As everybody probably knows on July 20th 1969 Neil Armstrong and Buzz Aldrin were the first two men to land on the surface of the moon. In the months leading to the expedition the astronauts trained in their remote moon like desert in the Western United States to simulate the condition of the moon. This area is a desert of the Western United States was home to some Native American tribe. The story describes the encounter between the astronauts and one of the of the tribes people. One day as the astronauts were training they came across an old Native American man. He asked them what they were doing and they told him that they were training because they were part of a scientific expedition which would shortly travel to explore the moon. When the old Native American heard that he was silent for a few minutes and then he asked the astronauts very seriously if they could perhaps do a favour for him. He explained that the people of his tribe believed that on the moon lives holy spirits.
He wanted to use the opportunity to pass an important message from his people to the Holy Spirit on the moon. The astronauts agreed. So the man said something in his tribal language and asked the astronauts to repeat it again and again and again until they memorized it perfectly and the old man was very happy about it. The astronauts asked what it meant. Oh said the old man I can’t tell you it’s a secret that only our tribe and the sacred spirits on the moon only they are allowed to know the message. The astronauts went back to their base but they were very curious they were scientists after all. So they searched and searched until they finally found somebody who could speak this tribal language and asked him to translate the secret message. The translator started to laugh and laugh. When he finally calmed down the astronauts asked him well tell us what does this message mean? So the man explained that the message says “dear sacred spirits of the moon, don’t believe a single word these white people are telling you. No matter what they say about science or anything the real reasons they came they come to steal your lands so don’t believe them”. This was the secret message of this old Native American about the scientific expedition to the moon.

  

23 Ekim 2013 Çarşamba

Gravity

IMAX'te izlenmesi şart olan mükemmel film... ESA (European Space Agency) Standartları eğitmeni olunca bir başka gözle izliyor insan, bundan sonra derslerimde daha zor sorular soracağım, sınavdan 100 almayana sertifika vermeyeceğim :P

20 Ekim 2013 Pazar

Hızlı Salyangoz !?


Önemli olan hızlı gitmek değil, yolun sonunu görebilmek ve çıkmaz yola girmemektir...

From the Big Bang to Dark Energy

Coursera sitesinden ilk sertifikamı Tokyo Üniversitesi'nden aldım."Congratulations! You have passed the course "From the Big bang to Dark Energy" and received a Statement of Accomplishement"
Dersin İçeriği


Kaptanın Seyir Defteri

Kaptanın Seyir Defteri  - 12 Ekim 2013
Rüzgar sancak tarafından esiyor
Deniz sıcaklığı 27.8º
Rota Katrancık adası

15:45 İskeleden ayrıldık
Tonozu çeken Sinan Kaptan
Sancak halatını çözen Ayşe Kaptan
İskele halatını çözen Yelda Kaptan
Ama asıl kaptan Özgür Kaptan
İlk fotoları çeken Didem Miço
Bunu yazan tosun da Sertaç Miço

15:48 4 kaptan, 2 miço yola çıktı… Dingiyi Ayşe Kaptan geri almaya çalışıyor, Yelda Kaptan şiimdilik bunalım takılıyor… her an her şey beklenir…

15:50 Ayşe Kaptan hala dingiyi bağlamaya çalışıyor.

16:00 Biraları içmeye başladık. Sinan Kaptan biraz hızlı içiyor, her an her şey beklenir.

16:03 Ayşe Kaptan hala dingiyi bağlıyor, bu esnada kendisine cips verilmediği için asabileşti, her an her şey beklenir.

16:05 Kaptan yelken açılmamasına karar verdi bugün ama diğer kaptanlar yelkenin çok daha güzel olduğunu örneklerle anlatmaya başladı, her an isyan çıkabilir.

16:15 Kaptan çıldırdı… Genova’ya gitmek istiyor… Sinan Kaptan Özgür Kaptan’ın Genova fikrini beğenmedi ve dümeni ele geçirdi. Yelkeni açtı.

19 Eylül 2013 Perşembe

Stellar Evolution



Stars are formed in giant clouds of dust and gas, and progress through their normal life as balls of gas heated by thermonuclear reactions in their cores. Depending on their mass, they reach the end of their evolution as a white dwarf, neutron star or black hole. The cycle begins anew as an expanding supershell from one or more supernovas trigger the formation of a new generation of stars. Brown dwarfs have a mass of only a few percent of that of the Sun and cannot sustain nuclear reactions, so they never evolve.

İnsanlar gibi değil mi! Hiç gelişmeyen "brown dwarf"lardan olmayın...

We are all stardust !



18 Eylül 2013 Çarşamba

Doğa Yürüyüşlerine Tepkiler




sertac otur bi soluklan gaza geldin iyice yuruye yuruye bitirdin turkiyeyi 2 ayda

arkadasım sen calısmıyo musun yaa, 2 dk otursan keske:))

sertac ama biraz fazla olmadı mı bu sence dee:)

fotoğrafların sayesinde dünyayı geziyoruz

gez valla yarın evlenirsen gezemezsin

senin vasıtanla ve sayende oturduğum yerden seyahat ediyorum

Yıllık abonelik mi yaptırdın?

Yeni bir whisky markası çıkmış: Sertaç Walker

Sertaç Yeter!

Dur artık dur!

Beni de geçti…

Vur dedik öldürdün

Hep yaşamak istediğim bir hayatı yaşıyorsun…

7 Eylül 2013 Cumartesi

Turuncu

Son Tabu oyunumuzdan kareler:

Anlatan: Murat ve Hamuki
Hamuki: Bitter Çikolata !
Murat: Abi senin nasıl bir fantezi dünyan var?
Kelime: Naomi Campbell
Ekip yerde :)
Anlatan: Volkan
Volkan: Abi benim neyim küçük?
Ekip yerde :)
Kelime: Mesane
Anlatan: Volkan
Volkan: Şimdi şöyle anlatayım
Murat: “şimdi” tabu kelime
Volkan: Ama bu şimdi o şimdi değil ki
Ekip yerde :)

Anlatan: Sertaç
Sertaç: Trafik ışıkları?
Sinan: Kırmızı Sarı Yeşil
Sertaç: O sarı değildir aslında nedir?
Sinan: Turuncu
Kelime: Turuncu

Evet, ortadaki turuncudur. Gözünün önünde apaçık durmasına rağmen sana öğretilen neyse, hala onu görüyorsun. Belki de önceden ortadaki ışık gerçekten sarıydı. Ama ne zamandan beri turuuncu oldu farkında mısın, farkında mıyız? Belki de hiç sarı olmadı, ben hatırlamıyorum, emin olamıyorum. Farkında olan bile sarı demeye devam ediyor, neden? Üç yaşındaki yeğenim arabada giderken "turuncu yandı" demese belki de hiç fark etmeyecektim. Üç yaşındaki beyni henüz yıkanmamış, tertemiz; yıkanmadığı için temiz ! Demek ki daha birçok şey olabilir bize doğru olduğu empoze edilen ama gözümüzün önünde olduğu halde yanlış olduğunu göremediğimiz; ya da tam tersi "cıs" denen ama aslında "cici" olan...

Anlatan: Volkan
Volkan: Türkiye’deki insanların ortak özelliği
Sertaç: Vatandaş
Kelime: Vatandaş
Ekip itiraz eder: Böyle bir şeyi nasıl bilirsin? Ezberledin mi kelimeleri?
Sertaç: Türkiye’deki insanların hiçbir ortak özelliği yok ki, tek ortak noktaları vatandaş olmak !


29 Ağustos 2013 Perşembe

Zaman zaman


"People assume that time is a strict progression of cause to effect, but *actually* from a non-linear, non-subjective viewpoint - it's more like a big ball of wibbly wobbly... time-y wimey... stuff. "  diyor Doctor Who…

"İnsanlar zamanı sebep-sonuç şeklinde ilerleyen düz bir çizgi gibi farzederler. Halbuki düz ve öznel olmayan bir bakış açısından zaman daha çok salınımlı malınımlı, zamansal mamansal büyük bir top gibidir." diye çevirdim ben…

Bazen zaman geçmek bilmez, bazen bir saat beş dakkada geçer… Yok yok bununla ilgili değil aslında diyeceğim. Bilimsel açıdan anlamak lazım zamanı. Önce Einstein’ın genel ve özel görelilik kuramlarını bir oku hele, ondan sonra Hawking’den birkaç kitap; sonra gel konuşalım. Bunun daha kuantumu var, oradan gelen paralel evrenler konusu var, kara delikler var, zamanda yolculuk var…. mı…. Zamanda yolculuk gelecekte bir gün bulunmuş olsaydı geri dönüp bunu bize söylerler miydi acaba J Merak etmeyin bulduk bulduk… ya da zamanın akışını değiştirmemek, geleceği etkilememek için söylememek mi doğru olurdu. Bazen aklıma geliyor bunları düşünüyorum manyak gibi…

Doctor Who başlasa da izlesek, bunların hepsi orada var…

28 Ağustos 2013 Çarşamba

Doğa



Ateşin bulunuşuyla birlikte, insan kendi bedeninin yeteneklerinden çok fazlasını gerçekleştirebileceğini görmüş ; bir kıvılcımla koca bir ormanı yok edebileceğini mesela… O zamandan bugüne ne kadar çok yol katettiğimizi düşün. İnsan kaldırabileceğinden çok fazlasını elde etti.

Bu yüzden doğada insan özüne dönüyor, yaşadığını hissediyor. Hayatın farkına varıyor…   

27 Ağustos 2013 Salı

Kaçkar Masalı









mı acaba?



Uzun zamandır yazmadım, evet… N’olmuş yani yazmadıysam… (5 yıl olmuş)

Aslında yazdım, ama yayınlamadım. Kara kaplı bir deftere yazdım, çünkü herkesin görmesini istemedim (Benimki de laf…Sanki yüzlerce okuyan vardı da…).

Sen de çekindin, o desin üşendi, ben deyim… ben bir şey demiyorum. Başladım işte, ama devam eder miyim o belli olmaz…