29 Ocak 2008 Salı

Ben ve Sertaç


Sertaç her gece yatmadan evvel saati 06:45'e kurar, ama ben her sabah saat çalmadan önce, 06:32'de uyanırım. "Öff, hadi uyandık, bari beş buçukta felan uyansaydık da 'Ohh daha bir saat varmış' diyebilseydik" derim.

Kalkıp, hazırlanıp, kahvaltı etmeden işe gitmek üzere dışarı çıkarız.

Hava soğuksa ve bir de üstüne rüzgarlıysa, Sertaç'ın gözleri sulanıverir hemen. Tabi bu yüzden benim de görüşüm zayıflar, önümü göremez olurum, sinir olurum.

Servisle işe giderken kitap okuruz.

Servisle eve dönerken yine kitap okuruz.

Bazen Sertaç gitar çalar ben dinlerim; o çalar ben söylerim bazen de...

Önce ben düşünürüm ama Sertaç yapar hep esprileri.

Haftasonları gazete alırız diğer büfeden. Sertaç okur, okurken kahve içer; ben ise gazete ve kahve kokularının karışımından duyduğum hazzı...

Düş sokağı sakinleri'nin, şarkılarında sıkça kullandığı "mavi"yi ikimiz de severiz. Ezginin Günlüğü'nün "Kedim" adlı şarkısını da sever Sertaç ama ben kedilerden pek haz etmem.

He-man 'in erkek adam demek olduğunu söylemeseydim keşke Sertaç'a; ya da uzun saçın kendisine yakışmadığını... Yıkıldı resmen!

...

Bir ben var bende benden içeri ya da şizofren mi oldum nedir ?!
Gidelim Sertaç :)